30 Nisan 2013 Salı


Caz negatif her şeyi alır pozitife ve keyfe dönüştürür.”  demiş  diyorlar Marcus Miller için. Caz da kafi gelmiyor bugünlerde ya, Nisan-Mayıs erguvansa, Temmuz da caz demek İstanbul’a diye aklımdan geçince,  festival programına bakmak için İKSV'nin sitesini açıyorum. Bakıyorum sadece.  Lena Chamamyan, Tuluğ Tırpan ‘ın üçlüsü, Özer Arkun, Göksel Baktagir’in  bir araya geleceği söyleniyor program metninde. Başka başka güzellikler de var ayrıca. Meraklısı için hemen programın linkini ekliyorum: http://caz.iksv.org/tr/program/372
Temmuz’da, İstanbul’da olur muyum bilmiyorum ama belki gideriz. Bu cümlenin “z” sinin ne kadar az sesi çıkıyor bu arada, ve gürül gürül ve çağıltılı “z” hiç olmadığı kadar az ve eksik burada. Lena Chamamyan demişken, “Turnam Gidersen Mardin’e” türküsünün (sahi bu türkünün adı böyle miydi gerçekten, değilse de böyle tensip buyurmuş olalım) Ermeni aslını da buraya derc etmeden geçmek olmaz:



29 Nisan 2013 Pazartesi



Seni sevdiğimdendir gelirim ben bu yere
Ayaklarım basmaz yere görürüm önümü
Ararım sinmiş köşelerde ben dünümü

Dağlar bilmez
Bağlar bilir
Oman bilmez
Baş çeşme bilir

Dağlar bilmez
Dostlar bilir
Eller bilmez 
Baş çeşme bilir


Seni sevdiğimdendir gelirim ben bu yere
Yanaklarıma değmeden düşer gözümün yaşı
Bakarım kendim gibi kel kalmış  selvilere

Dağlar bilmez
Bağlar bilir
Orman bilmez
Baş çeşme bilir

Dağlar bilmez
Dostlar bilir
Eller bilmez 
Baş çeşme bilir





12 Nisan 2013 Cuma


İstanbul'un mermer taşları. Başıma da konuyor martı kuşları...


11 Nisan 2013 Perşembe


GEYİKLİ GECE

Halbuki korkulacak hiç bir şey yoktu ortalıkta
Her şey naylondandı o kadar
Ve ölünce beş on bin birden ölüyorduk güneşe karşı.
Ama geyikli geceyi bulmadan önce
Hepimiz çocuklar gibi korkuyorduk

Geyikli geceyi hep bilmelisiniz
Yeşil ve yabani uzak ormanlarda
Güneşin asfalt sonlarında batmasıyla ağırdan
Hepimizi vakitten kurtaracak

Bir yandan toprağı sürdük
Bir yandan kaybolduk
Gladyatörlerden ve dişlilerden
Ve büyük şehirlerden
Gizleyerek yahut döğüşerek
Geyikli geceyi kurtardık

Evet kimsesizdik ama umudumuz vardı
Üç ev görsek bir şehir sanıyorduk
Üç güvercin görsek Meksika geliyordu aklımıza
Caddelerde gezmekten hoşlanıyorduk akşamları
Kadınların kocalarını aramasını seviyorduk
Sonra şarap içiyorduk kırmızı yahut beyaz
Bilir bilmez geyikli gece yüzünden

"Geyikli gecenin arkası ağaç
Ayağının suya değdiği yerde bir gökyüzü
Çatal boynuzlarında soğuk ayışığı"
İster istemez aşkları hatırlatır
Eskiden güzel kadınlar ve aşklar olmuş
Şimdi de var biliyorum
Bir seviniyorum düşündükçe bilseniz
Dağlarda geyikli gecelerin en güzeli

Hiçbir şey umurumda değil diyorum
Aşktan ve umuttan başka
Bir anda üç kadeh ve üç yeni şarkı
Belleğimde tüylü tüylü geyikli gece duruyor

Biliyorum gemiler götüremez
Neonlar ve teoriler ısıtamaz yanını yöresini
Örneğin Manastır'da oturur içerdik iki kişi
Ya da yatakta sevişirdik bir kadın bir erkek
Öpüşlerimiz gitgide ısınırdı
Koltukaltlarımız gitgide tatlı gelirdi
Geyikli gecenin karanlığında

Aldatıldığımız önemli değildi yoksa
Herkesin unuttuğunu biz hatırlamasak
Gümüş semaverleri ve eski şeyleri
Salt yadsımak için sevmiyorduk
Kötüydük de ondan mi diyeceksiniz
Ne iyiydik ne kötüydük
Durumumuz başta ve sonda ayrı ayrıysa
Başta ve sonda ayrı ayrı olduğumuzdandı

Ama ne varsa geyikli gecede idi
Bir bilseniz avuçlarınız terlerdi heyecandan
Bir bakıyorduk akşam oluyordu kaldırımlarda
Kesme avizelerde ve çıplak kadın omuzlarında
Büyük otellerin önünde garipsiyorduk
Çaresizliğimiz böylesine kolaydı işte
Hüznümüzü büyük şeylerden sanırsanız yanılırsınız
Örneğin üç bardak şarap içsek kurtulurduk
Yahut bir adam bıçaklasak
Yahut sokaklara tükürsek
Ama en iyisi çeker giderdik
Gider geyikli gecede uyurduk

"Geyiğin gözleri pırıl pırıl gecede
İmdat ateşleri gibi ürkek telaşlı
Sultan hançerleri gibi ayışığında
Bir yanında üstüste üstüste kayalar
Öbür yanında ben"
Ama siz zavallısınız ben de zavallıyım
Eskimiş şeylerle avunamıyoruz
Domino taşları ve soğuk ikindiler
Çiçekli elbiseleriyle yabancı kalabalık
Gölgemiz tortop ayakucumuzda
Sevinsek de sonunu biliyoruz
Borçları kefilleri ve bonoları unutuyorum
İkramiyeler bensiz çekiliyor dünyada
Daha ilk oturumda suçsuz çıkıyorum
Oturup esmer bir kadını kendim için yıkıyorum
İyice kurulamıyorum saçlarını
Bir bardak şarabı kendim için içiyorum
"Halbuki geyikli gece ormanda
Keskin mavi ve hışırtılı
Geyikli geceye geçiyorum"

Uzanıp kendi yanaklarımdan öpüyorum.

                                        Turgut UYAR
kiraz çiçeği ...