Zeynom canım ne çok eksiğiz şimdi ya da ne çok tamammışız seninleyken. Alışılmıyor. Acıyla başetmeyi öğreniyoruz sadece. Bir şiir görüyorum seni aramak geçiyor içimden, bir şarkı çalıyor içimde elim telefona uzanıyor. Ben böyle için için usul usul özlüyorum hep seni. Zaman mıymış geçen bilmiyorum, anlayamıyorum. Canımsın, candan ötesin, Zeynom, güzelim. Bu akşamın şiiri de bu bak. Yine Tanpınar'dan üstelik.
Her şey yerli yerinde; havuz başında servi
Bir dolap gıcırdıyor uzaklarda durmadan,
Eşya aksetmiş gibi tılsımlı bir uykudan,
Sarmaşıklar ve böcek sesleri sarmış evi
Her şey yerli yerinde; masa, sürahi, bardak,
Serpilen aydınlıkta dalların arasından
Büyülenmiş bir ceylan gibi bakıyor zaman
Sessizlik dokunuyor bir yerde yaprak yaprak…
Biliyorum gölgede senin uyuduğunu
Bir deniz mağarası kadar kuytu ve serin
Hazların aleminde yumulmuş kirpiklerin
Yüzünde bir tebessüm bu ağır ögle sonu.
Belki rüyalarındır bu taze açmıs güller,
Bu yumuşak aydınlık dalların tepesinde,
Bitmeyen aşk türküsü kumruların sesinde,
Rüyası ömrümüzün çünkü eşyaya siner.
Her şey yerli yerinde; bir dolap uzaklarda
Azapta bir ruh gibi gıcırdıyor durmadan,
Bir şeyler hatırlıyor belki maceramızdan
Kuru güz yaprakları uçusuyor rüzgarda.
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.