neriiiiiiii,
bu şiiri
biliyordum ama, okumamıştım galiba.. yoksa unutulur mu bu? yok yok, sadece
adını biliyordum demek.
sadece
"ah" diyebiliyorum, ne diyim ki?
seni
seviyorum canım benim.
zeynep
gülcan
Ah Zeynom,
güzelim bakamıyordum kalan maillere sonuna kadar, yarıda kesiyordum. Bugün de
öyle oldu. Ama bir yazışmamıza denk
geldim. Bir onun sonunu getirebildim. La minör, mailin konusu. Ahmet Telli’nin
La Minör adlı şiirini göndermişsin.
la minör
Sesin ne kadar benziyor sana
La minör, kumral, biraz şehla
Hüzünlü bir güz akşamı belki
Solgun ezgiler ve hâtıralar
Derliyor Çerkes çiçeklerinden
En çok da yitik bir aşkın
Anlatıcısı masalsı geçmişten
Orada zaman ağu ve sakin
Akıyor ömrümüze her şeyi
Yaşatıp gösterecek kadar
Meşeleri gövermiş bir türkü
Kalmış geriye o yitik aşktan
Sesin ıssız serinliklere dönüyor
Balkonun begonya çağrısına
Şehlâ dediğim itiraz ünlemine
Üşengeç bir sarmaşık usulca
Tırmanırken rüyalarıma
Balkon sokağın nesi olurdu
Şimdi bir bir hatırlıyor ay
Çocukluğumun kabahatlerini
Sesin fısıltıya dönüyor, muammaya
Bir sızı gibi sızıyor bu metruk
İskelenin kalıntısına rüzgar, ve ah
Benim öfkeli gençliğim dedikçe
Ahşap yalnızlıklar ekliyor ömrüme
Ömrüm şimdi ne çok benziyor sesine
Ahmet Telli
Sesin ne kadar benziyor sana
La minör, kumral, biraz şehla
Hüzünlü bir güz akşamı belki
Solgun ezgiler ve hâtıralar
Derliyor Çerkes çiçeklerinden
En çok da yitik bir aşkın
Anlatıcısı masalsı geçmişten
Orada zaman ağu ve sakin
Akıyor ömrümüze her şeyi
Yaşatıp gösterecek kadar
Meşeleri gövermiş bir türkü
Kalmış geriye o yitik aşktan
Sesin ıssız serinliklere dönüyor
Balkonun begonya çağrısına
Şehlâ dediğim itiraz ünlemine
Üşengeç bir sarmaşık usulca
Tırmanırken rüyalarıma
Balkon sokağın nesi olurdu
Şimdi bir bir hatırlıyor ay
Çocukluğumun kabahatlerini
Sesin fısıltıya dönüyor, muammaya
Bir sızı gibi sızıyor bu metruk
İskelenin kalıntısına rüzgar, ve ah
Benim öfkeli gençliğim dedikçe
Ahşap yalnızlıklar ekliyor ömrüme
Ömrüm şimdi ne çok benziyor sesine
Ahmet Telli
Sonra
cevaben bir şeyler yazmışım sana, sonuna da şu şiiri iliştirmişim:
Ne içindeyim zamanın
Ne de büsbütün dışında;
Yekpare geniş bir anın
Parçalanmış akışında,
Bir garip rüya rengiyle
Uyumuş gibi her şekil,
Rüzgarda uçan tüy bile
Benim kadar hafif değil.
Başım sükutu öğüten
Uçsuz, bucaksız değirmen;
Içim muradıma ermiş
Abasız, postsuz bir derviş;
Kökü bende bir sarmaşık
Olmuş dünya sezmekteyim,
Mavi, masmavi bir ışık
Ortasında yüzmekteyim
Ne de büsbütün dışında;
Yekpare geniş bir anın
Parçalanmış akışında,
Bir garip rüya rengiyle
Uyumuş gibi her şekil,
Rüzgarda uçan tüy bile
Benim kadar hafif değil.
Başım sükutu öğüten
Uçsuz, bucaksız değirmen;
Içim muradıma ermiş
Abasız, postsuz bir derviş;
Kökü bende bir sarmaşık
Olmuş dünya sezmekteyim,
Mavi, masmavi bir ışık
Ortasında yüzmekteyim
Ahmet Hamdi
TANPINAR
Sense çok bilindik bir şiirle devamla deyip
Cemal Süreya göndermişsin:
AŞK
Şimdi sen kalkıp
gidiyorsun. Git
Gözlerin durur mu onlar da gidiyorlar. Gitsinler.
Oysa ben senin gözlerinsiz edemem bilirsin
Oysa Allah bilir bugün iyi uyanmıştık
Sevgideydi ilk açılışı gözlerimizin sırf onaydı
Bir kuş konmuş parmaklarıma uzun uzun ötmüştü
Bir sevişmek gelmiş bir daha gitmemişti
Yoktu dünlerde evelsi günlerdeki yoksulluğumuz
Sanki hiç olmamıştı
Gözlerin durur mu onlar da gidiyorlar. Gitsinler.
Oysa ben senin gözlerinsiz edemem bilirsin
Oysa Allah bilir bugün iyi uyanmıştık
Sevgideydi ilk açılışı gözlerimizin sırf onaydı
Bir kuş konmuş parmaklarıma uzun uzun ötmüştü
Bir sevişmek gelmiş bir daha gitmemişti
Yoktu dünlerde evelsi günlerdeki yoksulluğumuz
Sanki hiç olmamıştı
Oysa kalbim işte
şuracıkta çarpıyordu
Şurda senin gözlerindeki bakımsız mavi, güzel laflı
İstanbullar
Şurda da etin çoğalıyordu dokundukça lafların
dünyaların
Öyle düzeltici öyle yerine getiriciydi sevmek
Ki Karaköy köprüsüne yağmur yağarken
Bıraksalar gökyüzü kendini ikiye bölecekti
Çünkü iki kişiydik
Oysa bir bardak su yetiyordu saçlarını ıslatmaya
Bir dilim ekmeğin bir iki zeytinin başınaydı doymamız
Seni bir kere öpsem ikinin hatırı kalıyordu
İki kere öpeyim desem üçün boynu bükük
Yüzünün bitip vücudunun başladığı yerde
Memelerin vardı memelerin kahramandı sonra
Sonrası iyilik güzellik.
Şurda senin gözlerindeki bakımsız mavi, güzel laflı
İstanbullar
Şurda da etin çoğalıyordu dokundukça lafların
dünyaların
Öyle düzeltici öyle yerine getiriciydi sevmek
Ki Karaköy köprüsüne yağmur yağarken
Bıraksalar gökyüzü kendini ikiye bölecekti
Çünkü iki kişiydik
Oysa bir bardak su yetiyordu saçlarını ıslatmaya
Bir dilim ekmeğin bir iki zeytinin başınaydı doymamız
Seni bir kere öpsem ikinin hatırı kalıyordu
İki kere öpeyim desem üçün boynu bükük
Yüzünün bitip vücudunun başladığı yerde
Memelerin vardı memelerin kahramandı sonra
Sonrası iyilik güzellik.
Cemal Süreya
Edip Cansever'in Mendilimde Kan Sesleri ile sonlandırmışız, o yazışmayı .Çok şiirle doldurdum burayı. Bu uzun şiirin de sadece adını vermekle yetineyim o yüzden. Ben de şimdi sadece "ah" diyebiliyorum, ne diyim ki? Seni seviyorum canım benim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.