18 Kasım 2013 Pazartesi

Merak ile Tecessüs


Merak ile Tecessüs


Yıldırım Türker, 10.11.2013, Özgür Gündem
Rachel Corrie, “Hepimiz, diğer çocukları merak eden çocuklarız” diyordu anasına yazdığı ilk mektupta. Sınırda, İsrail askerlerinin yerle bir ettiği evlerin yıkıntıları arasında gezinirken sınırın öte tarafından Mısırlı askerler ona el etmiş, bir tankın yaklaşmakta olduğunu haber verip, ‘Kaç, kaç’ diye bağırmışlardı. Sonra Rachel’a adını sormuşlardı. Bu ‘dostça merak’ın tuhaf gücü, Rachel’ın dünyayı okumasının anahtarlarından biriydi. Barış eylemcisi Rachel Corrie, İsrail Ordusu’nun Gazze şeridinde Filistinlilerin evlerini yıkmasına engel olmaya çalışırken bir buldozer tarafından ezildi.

İnsanlığı tam ortasından keskin bir bıçakla ikiye bölebileceklerini düşünenlerin en korktuğu şey, meraktır.

Merak tanıştırır, dönüştürür. Duvarları, sınırları gülünç kılar.

Gezi kalkışmasında da muktedirleri çaresiz kılan, diğer çocukları merak eden çocukların buluşmasıydı.

Çocuklar, ülkenin bütün meydanlarında merak ettikleri diğer çocuklarla kaynaştı. Çünkü merak, nesnesine yanıbaşından bakar. Kol kola girmek için.

İktidar aygıtının bayraklaştırdığı, bendelerine dayattığı ise tecessüstür.

“Orada neler oluyor? Karışık şeyler dönüyor”, tecessüsün parolasıdır.

Merak yaklaşıp bakar; tecessüs uzaktan sinsice gözetler.

Merak, sağaltmak ister. Tecessüs, denetleyip parçalamak.

Merak, meydanları günlerce, gecelerce büyük bir şenlik ateşiyle iktidarsız kılar. Tecessüs, sarı sırıtışıyla iktidara muhbirlik eder.

Merak, vermenin bilimidir, kucaklamak ister. Tecessüs ise gasp etmenin gözüdür, işgal etmek ister.

Gezi kalkışmasında çırılçıplak bir dille onyıllardır Kürtlerin gördüğü zulmü nihayet anladığını itiraf eden dil, metropollerin bağrında patlatılan işaret fişeğidir. Bütün dünya, ışığını merakla izler.

Rojava devrimi de bütün dünyaya tutulan göz kamaştırıcı bir aynadır. Her dünyalı o aynada kendine bakabilir. Tecessüs iktidarı için en büyük tehlike olmasının nedeni de budur. Rojava devrimi bütün insanlığı bambaşka bir oyuna çağırır. Kışkırtır. İnsan kalmanın mümkün olduğunu hatırlatır. Soyar, güçlendirir, dünyanın öbür ucundaki çocukların da sırtını okşar.

Çünkü merak soyar, anlaşılır kılar. Tecessüs ise üstünü örter, nesnesini daha başından suçlu ve düşman ilan eder.

Merak, gönül gözüdür. Tecessüs, körleşme.

Merak, hakikatin peşindedir, tecessüs iktidarın.

Hakikat, bu milletin başına en beklenmedik anda gelen bir felaket; başa çıkılması, idare edilmesi, törpülenip biçimlendirilmesi, evcilleştirilip yenir yutulur hale getirilmesi gereken anlatıdır. Devletin görevi, yaşananla aramıza girivermek, ‘el çabukluğu marifet’ düsturuyla delilleri bir çırpıda ortadan kaldırmaktır. Devlet, her an suçlu olduğunu iyi bilir. Ayakta kalabilmesini bu bilgiye borçludur.

Bugün Özgür Gündem’de toplanmaya başladık. Şimdi can çekişen mütecessis zamanlama analistleri, strateji şabanları, gazete yanaşmaları, dönem mutantları mutlaka bir yerlerde ‘zamanlamanın manidarlığına’ dikkat çekiyorlardır. Genellikle her birinin gönlünde küçük bir ‘röntgenci birader’ oturduğundan arada bir düşman bellediklerinin gizli hesabını, hiçbir hinliğini yutmayan uyanık münevver kantosuyla ortaya fırlarlar: Zamanlamaya dikkat!

Haydi itiraf edelim: Bu toplaşmanın zamanlaması gerçekten manidar. HDP’nin zamanlaması da öyle. Burada gerçekten de aklınızın ermeyeceği ‘karışık işler’ dönüyor. Hem de kadınlı erkekli.

Gezi kalkışmasıyla aramıza bir gaz bulutu gerip, meraklı çocukların oyulmuş gözlerinden bir korku duvarı örmeye çalışanların bizi bile şaşırtan fütursuzluğu, yenilginin hırçınlığından başka bir şey değil.

Bu kirli zamanlarda yüreklerimizi genişletmenin yolu, birbirini merak eden çocukların birlikte, bir arada kazanacaklarına olan inançtır.

Rojava’yla aramıza bir duvar örebileceğini zannedenlerin gizli bildikleri de budur.  

Gezi’nin ağaçları kök salmakta. İçimizdeki Rojava uyandı bir kere.

Merakla dostlar! Rojbaş!



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.